Geçtiğimiz haftalar ağır geçti, bunu hepimiz hissettik.
Bir süre moralimi bozduktan sonra, şimdi paylaşmak istediğim bir umut ışığı hissediyorum.
Yolcu gemilerinin atıklarını okyanusa boşalttığını biliyor muydunuz? Her gün bir ton. Kelimenin tam anlamıyla bir ton atık? Küresel ısınma ile birlikte insanlığında çöktüğünü anlamamız ne kadar süremizi alacak daha merak ediyorum doğrusu.
Küresel ulaşım sistemimiz, bir ihtiyaç olduğunu düşündüğümüz ucuz malları ulaştırmak için yapılıyor ve bu da Dünya Ana’nın sularını öldürüyor. Denizlerimiz plastik, çöp ve atıklarla dolu.
Günlük araba yolculuklarımız gökyüzümüzü griye çeviriyor kamyonlarımız insan sayısından fazla. Ve daha aklınıza gelen ekleyemedeiğimiz bir çok şey var. Yazının uzamasına şaşmamalı.
Kutsal değerlerimiz olan ailelerimiz; devasa kiraları, yiyecekleri ve ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeyleri ödemek için kullanılan maaşları alabilmek için her gün ayrılıyor. Patronlarımızla çocuklarımızdan, ailelerimizden daha fazla zaman geçiriyoruz.
Orta sınıfımız giderek azalıyor ve televizyon dizileri çocuklara, ailelere üst orta çok daha önemli fikrini vererek yeni nesilleri hayatlarından ayırıyor ve ileride hayal kırıklığına uğratıyor.
Çocuklar günün %90’ında okulların içerisinde sıkışıp kalarak geçiriyor. Aileler çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için çabalıyor çabalıyor çabalıyor.
Kaynakla bağlantımızı kaybettik, yukarıda ve aşağıda.
DÜNYAMIZ KALBİNİ KAYBEDİYOR. RUHUNU hatta RİTİMİNİ…
Erkekler ve kadınlar kutsal cinsel merkezlerini tinder’da yeni tanıştıkları insanlara açıyor, yaşam boyu enerji alışverişinde bulunuyorlar. insanlar yeni bir yaşamı oluşturmak, güzel bir birliktelik yaratmak üzere bir kişiye bağlanmanın neden zor olduğunu merak ediyorlar. Evlilik kurumunuzu korumak için neler yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Belki de bilmiyorsunuz.
Neden hepimizin acı çektiğini merak ediyoruz. Derinden. Zihinsel olarak. Fiziksel ve ruhsal olarak. Günlerimizi hareketsiz bir şekilde, doğal ritmimize zarar veren mavi ışıklara bakarak geçiriyoruz.
BAĞLANTIMIZ KOPTU.
Hepimiz daha fazlasını arıyoruz.
Bugün, dünya durgun. Sanayi devriminden bu yana ilk kez.
Hareket yavaşladı.
Kirlilik yerini güzel, parlak bulutlara bıraktı.
Ormanlarımızı ve gezegenimizin akciğerlerini yok eden gereksiz ürünleri satın alırken iki kez düşünüyoruz. Mallarımızın nereden geldiğini, kimin ürettiğini sorguluyoruz. Nerede yetiştirildiklerini.
Önümüzdeki aylarda ürün alamayacağımız korkusuyla tohum biriktiriyoruz.
Hepimiz evimizde, ailelerimizle birlikteyiz.
Bu zamanda uyanıyoruz.
Yavaşlıyoruz.
Küresel olarak görüyoruz: Değişiyoruz.
Çözüm; çözüm mü çok basit.
Ben bilmiyorum. Siz bulun.
Sevgilerimle
Burcu Erim DURAL